Ağu 072018

Mutfaktan bir yıldız daha kaydı…

Mutfaktan bir yıldız daha kaydı…

Kaynak: departures.com

 

Dünyanın en çok Michelin yıldızına sahip şefi Joël Robuchon dün Cenevre’de 73 yaşında hayatını kaybetti. Uzun süredir kanserle verdiği savaşı kaybeden Fransız şefin ölümünün ardından aşçılık dünyası yasta. Bir çok şef sosyal medyadan duydukları üzüntüleri gün boyunca paylaştılar. ‘Yüzyılın Şefi’ lakabına layık görülen Robuchon, L’Atelier bünyesi altında dünyanın birçok yerinde açtığı restoranlar sayesinde tam 32 tane Michelin yıldızı sahibi olmuştu. Daha 1990 yılında  Gault Millau rehberi tarafından yüzyılın şefi ilan edilmişti.  Restoranlarındaki başarının yanında bir çok yemek kitabı ve ödüle imza atan Robuchon’un gastronomi dünyasına katkısı şüphesiz ki çok büyük.

Şefin ölümünün ardından kendisi ve iş hayatı ile ilgili detayların altı çizilmeye başladı bile. Bunlar arasında en dikkat çekici bilgi, küçük yaşta papaz olmak için manastırda yaşamaya başlaması ancak orada geçirdiği dönemde her fırsatta kendini mutfakta bulması. Bir röportajında Robuchon, İncil okumalarından çok  rahibeleri yemek yaparken seyretmenin onu daha çok mutlu ettiğini ifade ediyor.  Çok küçük yaşta karar verdiği bu kariyer değişikliği ona aşçılık dünyasının kapılarını açıyor. Robuchon kariyerindeki basamakları tek tek çıkarken işine gösterdiği özen ve detaycı yaklaşımı ile dikkat çekiyor. Mutfakta deneyler yapmayı seven yeniliklere açık aşçı kimliğine sahip olan şefin az malzeme ile yarattığı komplike olmayan tabaklar ile dikkati çektiğini söyleyebiliriz.

Ünlü şef, 15 yaşında başladığı kariyerine 50’li yaşlarda ara vermiş ancak 2000li yılların başlarında geri dönmüştür. Bu geri dönüşün ilk yıllarında bugün çok bahsedilmese de Michelin rehberine karşı dile getirdiği eleştiri ile gündeme oturmuştur. Michelin sistemini “ümitsizce eski kafalı ve yozlaşmış” olarak nitelendirmiş, bu eleştirilere katılan birçokları sayesinde Michelin rehberi sistemini gözden geçirmek durumunda kalmıştır. Daha sonraları bir dünya zinciri olacak restoranı Atelier’de kurduğu farklı konsept de burada bahsetmeğe değer. Ünlü restoran zincirinde hedeflenen müşteriler arası diyalogdan ziyade müşteri ile şef arasında iletişim kurulması, böylece müşterilerin yaşadığı deneyimde yemeğin odak noktası olmasıdır. Mekan da bu şekilde tasarlanmıştır.  Rezervasyon alınmayan, giyim kodlarının uygulanmadığı bu restoran konseptinde Michelin yıldızlı restoranlarda beklenmeyecek şekilde uygun fiyatlara yemek yiyebilmesiyle dikkat çeken bir restorandır burası.

Bu etkileyici hayat hikayesi ve imza attığı başarılara rağmen bugün Joël Robuchon ismi zikredilince akla en çok gelen, belki de gelmesi gereken imza tabaklarından biri olan patates püresidir. Herkesi şişmanlatan ancak kendisinin şöhretine şöhret katan patates püresinde şef, kullandığı Fransa’ya özgü farklı bir aroması olan “ratte” patatesinden, kullanılan tereyağına özel bir tarifle fark yaratmayı başarıyor.

Bize ise söyleyecek pek söz kalmıyor; mutfaktan kayan bu yıldızın eriştiği bu mükemmellik önünde saygıyla eğilmek dışında…

Bitirirken, Robuchon’un ünlü patates püresinin tarifinin verildiği video: