Asya yemekleri aslında uzmanlık alanıma girmiyor. Eşim sayesinde tanıştım Asya mutfağıyla. Tatlı ekşi soslarla yapılan yemekleri her zaman sevmişimdir, dolayısı ile daha yüzde biri ile bile tanışamadığım Asya mutfağını şimdiden çok sevdim.
Ancak bilindiği üzere Asya yemekleri Türkiye’de çok ucuz değil. Küçük bir suşi tabağına çok yüksek meblağlar ödemek zorunda kalınıyor genellikle. Her gün yemek istediğiniz o yemekler, sosları bulmak, edinmek zor ya da ‘tuzlu’ olunca, ayda bir yediğiniz lüks yemek kategorisine giriveriyor.
Dolayısıyla, gittiğimiz Kanada-Amerika turunda bizi en çok heyecanlandıran yiyeceğimiz asya yemekleri oldu. Bu yazıda da size biraz Asya mutfağından seçmeler sunmak istedim.
Asya yemeği deyince çoğu insanın aklına suşi geliyor sadece. Suşi deyince de çiğ balık. Aslında o kadar geniş bir mutfakmış ki… Bir de aradığınızda ucuz ve güzelini de bulabiliyorsunuz, en azından Amerika ve Kanada’da…
Noodle benim favorilerimden. Hele bir de bol karideslisini bulunca kaçırmadım tabii ki…Çünkü İstanbul’da böyle bir tabağı her gün yeme ihtimalim pek olmuyor. Tabi bir de Suşi var. Suşi sevmeyenlerden genellikle duyarız, çiğ balık olduğunu. Ama suşiyi bu kadar dar bir kategoriye sokmamak lazım. Yengeç ve somonlusunu da yedim, salatalıklısını, avokadolusunu da…
Gelelim bizi büyüleyen tatlara. Toronto’da arkadaşımız Balca’nın bizi götürdüğü Kore lokantası mesela… Burada etler incecik kesilmiş halde çiğ haliyle geliyor masaya ve masanın içine kurulmuş ızgarada siz pişiriyorsunuz. Bir çeşit ‘kendir pişir kendin ye’ yani…
The Ramen Girl filmini izleyenleriniz bilir, Ramen yapmak ustalık ister. Ramen bir Japon yemeği. Filmde başrol oyuncusu Japonya’da ustalık sürecinden geçtikten sonra Amerika’da bir Ramen lokantası açar. Filmden sonra kendimizi Wagamama’da ramen yerken bulduk… New York’ta da Çin Mahallesi’nde bir ramen lokantasına gitmeyi çok istedim. Çin’de bir lokanta zinciri olan Ajisen Ramen’e gittik. Ramen aslında paraya kıyıp malzemelerini edinirseniz evde de yapılabilecek bir yemek. Ancak suyunun kıvamını tutturmak çok da kolay değil. The Ramen Girl filminde olduğu gibi bir usta olmanız gerekiyor sanıyorum. Resimde gördüğünüz gibi içinde et, soğan,noodle, yumurta ve mısır var. Ama bu benim tercihimdi. Ramen’in çeşitleri burada saymakla bitmez. Resimde yemek kendini anlatıyor zaten…
Bir de yılan balığı var tabii ki… Benim ilk deneyişimdi. Bildiğim kadarıyla lüks lokantalarda yiyebildiğiniz bir yemektir ama bu konuda da ön yargılarımı kırma fırsatım oldu. Resimde gördüğünüz tabak, menü içerisindeki en ucuz mezelerden biriydi. Ama bir o kadar da lezzetli…
Yazıyı New York’ta geçirdiğimiz son gün gittiğimiz bir Endonezya lokantası ile noktalamak istiyorum. Dışarıdan çok ufak gözüken, ama aşağıya indiğinizde sadece Asyalıların uğradığı bir lokanta. Burada yediğim yemekleri Asya’ya gitmeden yiyemem herhalde…Sırasıyla limon soslu domuz eti, pirinç ile yapılan bir çeşit yemek: fried rice ve bir Endonezya klasiği Satay soslu tavuk… Ve mutlu son!
Unutmadan yemeklerden sonra yeşil çay içmeyi ihmal etmeyin…
