May 062013
Paskalya Telaşı

Paskalya telaşı gerçekten bir başka oluyor biz Antakyalı Hristiyanlar için. Dindar olsun olmasın herkes bu coşkuyu içinde yaşıyor, hissediyor. Çünkü Paskalya haftası boyunca kiliseye gidilmesinin yanında Paskalya sabahı yenilecek yemekler için alışveriş yapılması, yemeklerin özenle hazırlanması, yumurtaların boyanması aileyi biraraya getiriyor ve çocuklarla tarifsiz bir bayram sevinci yaşatıyor.

Bu sene Paskalya’yı Almanya’da akrabalarımın yanında geçirdim. Uzun zamandır İstanbul’da ailemden uzak yaşadığım için yaşayamadığım bu bayram sevincini tekrardan yaşadım. Mersin ve Antakya’daki kiliselerde kutladığım Paskalya bayramlarını, pazar sabahı saat üçte uyanıp hazırlanıp kiliseye gidildiğini, biz çocukların kilise bitip de sabaha karşı kurulan sofraları ve o sofralarda yapılan neşeli sohbetleri sabırsızlıkla beklediğimizi hatırladım.

O zamanlar çocuk halimle anlam veremediğim bu telaşa, kiliseye giderken giyilecek kıyafetlerin özenle seçilmesine, yemeklerin büyük bir özenle hazırlanışına tekrardan hayran kaldım. Bayram günü hissedilen bu telaş yapılan yoğurt çorbasının kıvamı, içine konulacak içli köftelerin inceliği, ekmeklerin olması gerektiği gibi kızarması, mezelerin tadının tutması, yumurtaların çatlamaması  gibi gözüküyordu ve bu gerçekten gerekli miydi diye düşündürüyordu insanı. Ama aslında asıl telaş ve heyecan, bir sene daha “El Mesih Kam!” diyerek kutlayacağımız bayramın yanı sıra, bayram boyunca bana yemeklerin nasıl hazırlandığını anlatmaya çalışan yengemin de dediği gibi Paskalya coşkusunun senede bir kez çocuklara tam anlamıyla yaşatılmak istenmesiydi.