Hasta olduğumuzda birçoğumuz ilaçsız iyileşmeyi tercih ederiz. Doğal bitkiler, sebzeler ve meyvelerle… Kolay olmuyor gerçekten ama eğer çok ciddi bir hastalığınız yoksa, ilaç almayı da sevmiyorsanız kendinizi şifalı bitkilere rahatlıkla teslim edebiliyorsunuz. Zor bir sürecin ardından yakalandığım soğuk algınlığı sırasında benim de yanımdan ayırmadığım taze zencefil, limon, tarçın, tane karabiber ile yapılmış çaylar, soğan suyu ve bal kürü ve nane çayı oldu. Normal zamanlarda mümkün olduğunca içmemeye çalıştığım çaylar imdadıma yetişti. Aslında tatları o kadar da kötü değilmiş! Şimdi hazır iyileşmişken haftanın yemek linklerine geçelim…

Bu yazıları kaçırmayın…

Doğallıktan bahsetmişken Müge Akgün Yeraltındaki Tohum adlı yeni bir kitaba dikkat çekiyor.

Muhteşem burgerler… Ağız sulandırıyor gerçekten… Benim favorim avakadolu olan, kendi favorinizi bulmak için tüm listeye bir göz atın.

TedxSydney adı altında oluşan bir grup şöyle bir fikir ortaya atmış. Diyorlar ki aslında insanların yiyebileceği birçok şey var ama bu o yiyeceklere alışkın olduğumuz anlamına gelmiyor. Bu yüzden “biz bu sınırları zorlamaya karar verdik” diyorlar ve bakın nasıl bir menü ile ortaya çıkıyorlar…

Şanghay’da benim de deneme fırsatı bulduğum beş sokak yiyeceği.

Fransa süpermarketlerin yiyecekleri çöpe atmasını bir yasa ile yasaklamış. Yasa yiyeceklerin tarihi geçmeden bağışlanmasını ya da hayvan yiyeceği olarak kullanılmasını teşvik ediyor.  Bu gerçekten güzel bir haber! Keşke bizde de olsa.

En iyi 10 antioksidan yiyecek.

Bu arada, Radikal gazetesinin yemek eki Gusto‘ya da bir göz atın…

İyi Pazarlar!