Ara 252013
Belgrad sokaklarında yemek peşinde

Sırp yemekleri ile ilk defa geçen hafta eşimle beraber Dünya Kadınlar Hentbol Şampiyonası finalini izlemek için gittiğim Belgrad’da tanıştım. Seyahate çıkmadan önce internetten ve gezi kitaplarından yararlanarak ‘nerede ne yemeli’ listesini hazırlamıştım, ancak listemdeki birçok yer kapanmış olduğundan sokaklarda yemek yiyecek güzel yerler aramak zorunda kaldık. Kapanan yerlerin yerine İtalyan restoranları, pizzacılar açılmıştı. Aslında neredeyse her köşe başında dilim pizzacılar bulunuyordu. İtalya’da bu kadar çok pizzacı görmemiştim gerçekten! Pizzacıları bir kenara bırakırsak köfte (Ćevapčići), baklava, börek (gabanica), kaymak, rakı ve türk kahvesi gibi Türkiye mutfağında olan yemeklere çok benzeyen ancak sunumlarında ve tatlarında farklılaşan bir mutfaktı  Sırp mutfağı.

İlk durağımız listemde bulunan Walter Sarajevski Ćevap oldu. Burada bizim inegöl köftemize benzeyen, ancak eti çok daha yoğun olan Ćevapčići’yi (yukarıda) denedik. Ekmek arasında bol köfte (yaklaşık 10 büyük parça) ve soğanla servis ediyorlardı. Bunun yanında Sırp burgeri denen Pljeskavica’nın (aşağıda) kaymak ile (bizim tereyağımıza benziyor) pişen versiyonunu denedik. Bu kadar doyurucu olacağını tahmit etmeyip iki yemekten de büyük porsiyon sipariş ettiğimiz için mekanda herkesin yaptığı gibi bir dilim baklava deneyemedik.

IMG_9227
Pljeskavica

Baklava yiyemediğimize çok üzülmedik aslında çünkü Sırpların tatlı konusunda gerçekten iyi olduklarını orada bulunduğumuz süre boyunca gittiğimiz kafelerde, özellikle de müdavimi olduğumuz TOMA adlı fırında çok iyi anladık. Çok hafif krema ve mevsim meyveleri ile yaptıları muhteşem pastaların yanı sıra tatlı börekleri, özellikle vişneli börekleri denemeye değer. Eğer Noel zamanı oralarda iseniz TOMA’da aksamları taze olarak çıkan noel keki Cesnica’yı denemenizi tavsiye ederim.

IMG_9171
vişneli börek

Belgrad’a gitmeden önce mutlaka denemek istediğim içecekler arasında Türk kahvesi ve rakı geliyordu. Türk kahvesinin hayal kırıklığı olduğu ama rakının mutlaka denenemesi izlenimine kapılmıştım nedense. Ancak bir rakısever olmama rağmen, Sırpların rakısını yüzümü buruşturarak içebildim ancak. Çünkü çok sertti ve Sırplar elma, ayva, erik gibi meyvelerle tatlandırdıkları rakılarını yemekten önce aç karına likör gibi içiyor bir de oda ısısında servis ediyorlardı. Hiç bana göre değildi. Hotel Moskova’nın o güzel salonunda içtiğim Domaća Kafa dedikleri Türk kahvesi ile yapılan geleneksel kahve ise bence Türk kahvesi gibi lezzetli. Sunumu Türk kahvesine çok yakın, sadece şekeri sonradan ekliyorsunuz.

IMG_9571
Domaća Kafa

Sırp yemekleri bu yazıda bahsedilenlerle sınırlı değil elbet, üç günlük Belgrad tatilimiz boyunca bizim deneyimleyebildiklerimiz bunlarla sınırlı. Çok farklı yemeklerle karşılaşamasak da köfte, börek, Türk kahvesi gibi bizim de günlük yaşamımızda sık sık tükettiğimiz yemeklerin  farklı uygulamalarını tatmak gerçekten güzel bir tecrübeydi.