Eki 312014
Ayaküstü krep

Krebin ana mekanı Breton’da değiliz belki ama yine de izini bıraktığı Fransız Mutfağı’nın başkenti Paris’teyiz. Krep bence binbir çeşit uygulamaları ile burada da başrolde.

İtalyan Mutfağı’nın basitliğine aşık olan biri olarak, Fransız Mutfağı’nın detay ve kuralcılığından pek hazzetmesem de, tariflerin yıllar boyunca ince ince uygulanışından gelen mükemmelliğini deneyimledim Paris’te. Gitmeden önce imrenerek okuduğum Mina Holland’ın ‘Edible Atlas’ında da tam da bundan bahsediliyordu: Fransız Mutfağı sıkıcıdır çünkü doğru malzemelerin doğru oranlarda kullanması ve zamanlama gibi teknik detaylar ile yıllar boyunca tekrarlanarak bügüne ulaşan formüller, esnek ve yenilikçi olmanıza pek de izin vermez. Ama sonunda ortaya çıkan adeta bir sanat olur.

Yaptığınız altı üstü bir krep de olsa böyledir. Ama bu gezi sonrasında öğrendim ki ortaya çıkan sonuç mükemmel ve takdire şayan. Arada bir krep yapmama rağmen krep hakkında pek bir şey bilmiyormuşum anlaşılan. Bir kere krep süt, un ve yumurtanın karıştırılarak hazırlanan harcın az sıvı yağ dökülen tavada pişirildiği bir yiyecek değilmiş kesinlikle. Belki de birçoğunuz gibi benim de evde yaptığım bu tarifi krepten ayırmak gerekiyor. Daha az kalorili olsun diye krebi sıvıyağ ile yapmak krebi öldürüyor. Ayrıca günün kahvaltı vakti dışında da gerektiğinde şık bir restoranda, gerektiğinde maçta ya da sokaktan geçerken sokaktan kestane alır gibi alıp ayaküstü tüketebileceğiniz çok pratik bir yiyecek krep. Fransız mutfağında atıştırmalık pratik yiyecekler pek olmaz ama krep tam da bu boşluğu dolduruyor.

Paris’ten dönerken uçakta sayıklıyordum, “her gün krep yesem sıkılmam sanırım” diye.  Paris’te bulunduğum süre boyunca neredeyse her öğün krep yedim desem yanlış olmaz herhalde. Ve işte bunlardan bazıları:

1. Crêpes Suzette

IMG_2679

Yorucu bir yolculuğun ardından Paris’te yaşayan Amerikalı arkadaşlarımızın daveti ile kendimizi Fransız Mutfağı’nı çok iyi temsil eden Brasserie Julien‘de bulduk. Soğan çorbası ve mükemmel tekniklerle yapılmış et yemeklerini tüketirken tam arkamda garsonun alevler içinde pişirdiği yiyeceği farketmemek pek mümkün değildi. Ne olduğunu sordum, “Crêpes Suzette flambéed with Grand Marnier” dediler. Adı uzun, yapımı meşakkatli ama bir o kadar de eğlenceli. Meraklı bakışlarıma dayanamayan garsonun beni çağırması ile bu eğlenceyi bizzat deneyimledim. Sonra da ellerimle yaptığım Crêpes Suzette’i afiyetle yedim. Brazsserie Julien biraz pahalı ama inanın buna değiyor.

Untitled


2. Forestiere (Ormancı Krebi) ve Caramel au Beurre Salé

IMG_2839

Paris’e gitmeden önce her seyahatimden önce mutlaka yaptığım yemek kültürü ve gidilecek yerler araştırmasını yapamamıştım. Ama şans yüzüme güldü ve bizi Julien’e götüren Amerikalı arkadaşımın kız arkadaşı tam bir yemek tutkunu çıktı. Üstelik on yıldan uzun süredir Paris’te yaşıyordu ve bize krep yiyebileceğimiz harika yerler tavsiye etti. Paris’te az vaktimiz olduğundan bizim için mutlaka gidilmesi gereken bir tanesini seçti ve ertesi gün soluğu Crep’uscule’de aldık.  Yemek saati dışında olduğumuz için dükkan boştu ve masadaki kirlileri topluyordu dükkan sahibi. Bizi güler yüzle karşıladı… Ne yemek istediğimizi sorunca öncelikle ormancı krebi diye tercüme edebileceğim Forestiere’yi denemek istediğimizi söyledik. Yanında bir çeşit elma şarabı olan Cidre ile tabii ki.  Özenerek yaptı krebi. Bir çeşit açık krep içinde binbir çeşit mantar, patates ve yumurta var. Mantar seven biri olduğum için severek yedim.

IMG_2843

Daha sonra yanımıza gelip başka bir isteğimiz olup olmadığını sordu. Bunun üzerine menüde göremediğimiz için bir önceki akşam arkadaşımın defterime yazdığı notu gösterdim. “Caramel au Beurre Salé ++” artı işaretlerini görünce gülümsedi. Gizli bir şifreyi çözmüştük anlaşılan ama ne olduğunu bilmiyorduk henüz. Ve o muhteşem krema ve ceviz (++) süslemeli tuzlu karamel krebimiz geldi. Gerçekten gurme diyebileceğimiz lezzetlerdi bunlar. Mekandan çok mutlu ayrıldığımızı söyleyebilirim.

IMG_2835


3. Pırasalı, Jambonlu ve Yumurtalı Krep

IMG_3301

Ve Montmarte’de yol üstünde bir krep dükkanı gördük aynı gün. Patakrep‘ti adı mekanın. Dışarıda krep yiyen insanların tabaklarına bir süre bakakaldıktan sonra içeri girmeye karar verdik. Fiyatlar daha önce bahsettiğim yerlere göre daha uygundu. Ben kreplerin şekillerine bayıldım burada. Jambonlu ve yumurtalı krep bir yana, pırasalı krebi çok sevdim.

IMG_3302


4. Ayaküstü Krep 

IMG_0956

Yanlış bir izlenim yaratmak istemem. Krep lüks restoranlarda yenilen bir yiyecek değil, tam tersine daha çok sokakta ayaküstü alıp yolunuza yiyerek devam edebileceğiniz pratik bir öğün. Beni en çok etkileyen de bu oldu aslında. Krebi sadece sabahları kahvaltıda ya da bazen içine tavuk ve kaşar peyniri doldurularak çatalla bıçakla yenilen bir yiyecek sanırken, sokakta hızlıca (ama yılların verdiği bir tecrübe ile) yapılan bir aperitifle karşılaştım Paris’te. Otelin hemen yanında sabahları krepçi amcadan iki avroya aldığımız kestane kremalı krep ile yaptık çoğu zaman kahvaltımızı. Özellikle sokak sokak, müze müze dolaşmaktan yorulduğumuz anlarda sokakta karşımıza çıkan salaş mekanlarda yapılan dört-beş avroluk kreplerden yedik.  Özellikle içine yumurta kırılıp ikiye katlandıktan sonra üzerine bol mantar ve peynir ile sarılanları…

***

Paris dönüşü krep ile ilgili fikirlerim tamamen değişti diyebilirim. Döner dönmez oradan aldığım sadece krep tarifleri içeren kitaptan denemelere başladım. Yaptımyedim’de önceden yazmış olduğum (Türk usulü) krep tarifini orjinal krep tarifi ile değiştirdim hemen tabii. Tarife buradan ulaşabilirsiniz: Krep